BEN SAĞLIK’CI EŞİ, BİR HABERCİYİM.
BEN SAĞLIK’CI EŞİ, BİR HABERCİYİM.
Bu günkü yazacaklarım evimizde geçen olaylardan ibaret bir anlatım. Belkide hiç birinizin cearet edemeyeceği olaylar işin içinde şimdi kola, çekirdek vb. için sokağa dökülüp halkın sağlığını hiçe sayanlar iyi dinlesin. Eşim semt polikliniğinde çalışıyordu. Bu covid 19 çıkınca semt poliklinikleri kapandı çalıştığı hastahaneye geçti. Bu arada eşimin emekliliği doldu isterse emekli olabileceğini söyledim konuştuğu ilk kelime ülke bu durumda iken benim emekli olmam doğru olmaz dedi. Tabi orada alışılmış bir konumdan başka bir konuma konuşlanan hastahanede çeşitli yapılaşmalar var. Orada bu belirsizlikle çalışmaya başladı. Tabi burası hastahane olduğu için her gelene şüpheli herkese hasta gözü ile bakılması gerekiyor. Tabi eşimde aynı gözle bakıyor. Ha bulaşacak ha bulaştı yok bunlarla bu hayat nasıl sürecek hesapları alıyor ister istemez. Her akşam evde olanlar anlatılıyor. Karşılaşılan virüs ve hastalık sıradışı olduğu için hastalığın seyri ve ölüm şeklide daha acı oluyo. Bunları bildiği için eşim hastahaneye geçince bana istersem gidip çocuklarda kalabilirsin dedi. Ben söylediği andan itibaren itiraz ettim. Biz yeterki gerekli önlemleri alalım bir şey olmaz, biz insanlara yardım etmeyi düşünüyoruz, Allah bize yardım eder dedim tabiki evi terk etmeyişim onun yanında duruşum onunda hoşuna gitmişti. Düşünsene biz eşler evlerimizi bile ayırmayı göze alıyoruz. Ama siz bir çekirdek ve kola almak için bu hastalığın yayılmasını göze alıyorsunuz. Diğer tarafına baktığımızda bir çok hemşire doktor iş yerlerine yakın otel ve hastane köşelerinde çoluk çocuklarına ve sevdiklerine hastalık bulaştırmamak için bir şekilde bu yaşamı sürdürüyorlar. Birde hastalanıp ölmeyi bekleyen en yakınları sevdiklerine sarılmayı bile gözden çıkartabiliyorlar. Ama sizler ne yapıyorsunuz acil olmayan ihtiyaçlarınız için onların hayatlarını zorlaştırmaya çalışıyorsunuz. Sizler onların hayatlarını zorlaştırırken kendi hayatınızı kolaylaştırdığınızı sanıyorsunuz. Yanılıyorsun sevgili kardeşlerim. Çünkü sen o bakkaldan aldığın bir kola ve eğlencelikler için oradan kaptığın bir virüsü taşımaya başlıyorsun veya sende varsa oradaki bir vatandaşa bulaştırıyorsun. O da olmuyor haftaya kalmadan hastalanıp eyvah demeye başlıyorsun ve bu hastalık o günden itibaren evindeki oğlun kızın eşin torunun annen baban kim varsa ona satmış bulunuyorsun hadi şimdi seni o aldığın kola kurtarsın. Ha bu arada hastahaneler sizin gibi bir sürü insanla doluyor ve yataklar doluyor kim ağırsa hepsi bir köşede ölüme terk edilecek belki bunun içinde senin en yakınların bile olacak. En son nefesinde bile en sevdiklerinin yanında olamadığın gibi mezarına bile gidemeyeceksin, Mezarına gidemediğin gibi sen o illeti taşıdığın için kendi canı derdine düşeceksin. Biz bunları evimizde her gün analiz ediyoruz. Her gün biz televizyonlardaki açıklamalara bakıyoruz. Sağlık bakanı hakikaten bu işi bilen biri işini iyi yürütüyor. İlk hastayı kaybettiğinde titrek bir sesle maalesef ilk hastamı kayıp ettim derken ağlamsı olarak gözleri dolan bir adam. Bu ölen hasta onun ne emmisi ne dayısı nede akrabası ama insanlığı gereği o duyguları yaşadı. Her gün işi sıkı tutarak bizleri uyararak gerekli açıklamaları yaptı. Gözleri kan çanağına dönmüş bu adamı biz halk olarak bizle dalga geçtiğini düşündük ki o gece çekirdek ve vb veya acil olmayan ihtiyaçlar için sokaklara koştuk. O adam gibi adamın işini ve biz sağlık çalışanlarının işini zorlaştırdınız. Biz halkımızı öyle sevdikki bu olayların içinde tamda göbeğinde kalmaya devam ettik. Ama sizler bizi şimdilik tadabileceğiniz çok küçük mutluluklar için emeklerimizi bertaraf ettiniz. Ve sevdiklerinize zararınız olduğunda o zaman bir daha bin pişman olacaksınız ama elinizden bir şey gelmeyecek. Bence evde kalın sağlıcakla kalın.